Gökyüzü sevinç
Bir o kadar sonsuz
Sonsuzluk huzur
Bir o kadar karanlık
Karanlık gece güzel
Yalnızken bir o kadar karanlık…
İlk şiirim – sene 1996, yaş 16
8 Kasım 2010
Nostalji – 2
KALANLARIN ÇAĞRISI
Yazın ortasında
Duygular mı erimiş şehrimde?
Dağın kucağındaki denizim
Niye öpmüyorsun kıyısından insanımı?
Bakma sen insanın insana yaptığına
Buhranlı şehrin taze kül parıltılarını seçemeyen,
Çığlıklarını duyamayan Dünyanın
Saracak yerde sarsan dostların
Ve sevgililerin
Böyle unutup gitmeye bir sebebi varmış…
Birbirlerinin kafasına basarak
Dünyadan uzaya en üstten bakmaya çalışan
Bu akıllı ve bencil yaratıkların görmek istediği
Yalnız, zengin ve en son ölmekse
Sir Newton’un cevabı kesin:
En dıştaki önce savruluyor!
Kısaca Denizim işte bu yüzden diyorum ki;
Sen yine de bize olan sabrını
Coşmadan gösterme!
1998
Yazın ortasında
Duygular mı erimiş şehrimde?
Dağın kucağındaki denizim
Niye öpmüyorsun kıyısından insanımı?
Bakma sen insanın insana yaptığına
Buhranlı şehrin taze kül parıltılarını seçemeyen,
Çığlıklarını duyamayan Dünyanın
Saracak yerde sarsan dostların
Ve sevgililerin
Böyle unutup gitmeye bir sebebi varmış…
Birbirlerinin kafasına basarak
Dünyadan uzaya en üstten bakmaya çalışan
Bu akıllı ve bencil yaratıkların görmek istediği
Yalnız, zengin ve en son ölmekse
Sir Newton’un cevabı kesin:
En dıştaki önce savruluyor!
Kısaca Denizim işte bu yüzden diyorum ki;
Sen yine de bize olan sabrını
Coşmadan gösterme!
1998
Nostalji - 3
BİR EZGİ
Notaların rüzgarıyla savaşarak yürüyoruz
Önce ‘do’ çarpıyor yüzüme
Dost acısı ritminde
Bir yerlerden: belki gözlerimden
Veya söylenildiği gibi gökyüzünden
Seyrediyor beni
Ve bir ‘si’ süzülüyor yanağımdan
Piyanonun ‘la’ tuşuna düşüyor.
Evsiz çocukların sesini duyuyorum
Yağmurun evlerden dışlanması gibi…
Yalnızlığın küçük ‘fa’ faslından
Büyük bir yıkıma uzanıyor şehir
Şehrimin insanını tanıyamıyorum
Yalnızlığımızın kör kuyusuna mı düştü
‘sol anahtarı’…
Paylaştıklarımızın kapalı kapısını
Ancak ‘re’nin kancası aralayacak:
Bir şarkı bağıracak adam
Yağmurun altında
Şimşek çakacak ortalık kararacak
Yalnızlığın küçük adam modelini
Açılan bir kapı çekecek içine
Ve orada asılacak yalnızlık
Güzellik makamında bir nota adına!
3 Ekim 99
Notaların rüzgarıyla savaşarak yürüyoruz
Önce ‘do’ çarpıyor yüzüme
Dost acısı ritminde
Bir yerlerden: belki gözlerimden
Veya söylenildiği gibi gökyüzünden
Seyrediyor beni
Ve bir ‘si’ süzülüyor yanağımdan
Piyanonun ‘la’ tuşuna düşüyor.
Evsiz çocukların sesini duyuyorum
Yağmurun evlerden dışlanması gibi…
Yalnızlığın küçük ‘fa’ faslından
Büyük bir yıkıma uzanıyor şehir
Şehrimin insanını tanıyamıyorum
Yalnızlığımızın kör kuyusuna mı düştü
‘sol anahtarı’…
Paylaştıklarımızın kapalı kapısını
Ancak ‘re’nin kancası aralayacak:
Bir şarkı bağıracak adam
Yağmurun altında
Şimşek çakacak ortalık kararacak
Yalnızlığın küçük adam modelini
Açılan bir kapı çekecek içine
Ve orada asılacak yalnızlık
Güzellik makamında bir nota adına!
3 Ekim 99
Kaydol:
Yorumlar (Atom)