14 Mayıs 2010

Huzurlu...

Huzuru derin soluğuyla enginlerine taşıyordu deniz, sonra veriyordu dalga dalga...

Vardı, yaşıyordu.

Her solukta bunu hissediyordu.

Her ne kadar yüzünü, gözünü dağıtan fırtınalı sorgulamaları yaşasa da yüzeylerde, gönlünün ta içinde her zaman sakindi. Denizin daimi konukları rengarenk ve çeşit çeşit balıklar, mercanlar birkaç yüz metre yukarıda neler olabileceğini asla düşünemeyecek kadar mutlak sükunete alışkındılar.

Ah deniz!

Sen de varsın, aynı benim gibi!

Belli ki sen de şaşkınsın bu varlılığa, aynı benim gibi!

Her yerde tam karşımıza çıkıveren, alayla sırıtan anlamsızlığı farkedince sen de kabarıp şaşkınlıkla köpürebiliyorsun, bulamayacağını bildiğin bir minik sığınak arayışıyla kaçışıyorsun sağa sola, aynı benim gibi!

Ve sen de ancak o zaman, gönlünün derinlerindeki mutlak huzuru farkettiğin zaman kendine gelebiliyorsun, verdiğin yumuşak soluğun hafif ısısı gökyüzünü aşıp kainata taşıyor, bir bir öpüyor yıldızları, aynı benim gibi!