9 Temmuz 2010

Bulut Mu Olsam?

Bulutlar geçiyor usul usul

Şehrin başını okşayarak…

Ama yetmiyor saçının erguvan kokusu

Bebeği gibi gördüğü şehri

Sevinçle kucaklamayı da arzuluyorlar…


Günün bu yorgun saatinde

İstanbul üzerinde dolaşan bulutlar

Şehre bakıp rüzgar rüzgar iç çekiyorlar…

Sevgilerini sunmanın yolunu arıyorlar…


Öyle üzgünler ki

Titrek sesleri duyuluyor:

“Bu tombul tombul halimizle,

Şehri nasıl kucaklayabiliriz ki,

Nasıl dokunabiliriz narin beline boğazın…” diyorlar.


Cesur biri çıkıyor aralarından ve gürüldeyerek sesleniyor:

“Damla damla karışalım

Yağmur halimiz aksın yaşama

Öpelim şehri, bir değil binlerce defa…”

Ve bir anda şimşek olup çakıyorlar akşama!


Bulutlar

Yağmak istediler fark edilmek için

Ve derinlemesine karışmak için yaşama…

Şehrin gündüzünde koşuşturanları da

Gecenin serinliğinde öpüşenleri de

Yağmur olup ıslak ıslak kucaklamak istediler…


Bulutlar şehri yaşamak için, yaşamdan vazgeçtiler…



II-
Bulutlar

Yağmak istiyorlar fark edilmek için

Ve kimi zaman

Uğuldayarak yağıyorlar

Tutkulu aşkın sonunda

Hem kendini

Hem sevdiğini

Yağmalayıp yok edebileceğini

Göremeyen bir toy delikanlı misali…