Bulutlar geçiyor usul usul
Şehrin başını okşayarak…
Ama yetmiyor saçının erguvan kokusu
Bebeği gibi gördüğü şehri
Sevinçle kucaklamayı da arzuluyorlar…
Günün bu yorgun saatinde
İstanbul üzerinde dolaşan bulutlar
Şehre bakıp rüzgar rüzgar iç çekiyorlar…
Sevgilerini sunmanın yolunu arıyorlar…
Öyle üzgünler ki
Titrek sesleri duyuluyor:
“Bu tombul tombul halimizle,
Şehri nasıl kucaklayabiliriz ki,
Nasıl dokunabiliriz narin beline boğazın…” diyorlar.
Cesur biri çıkıyor aralarından ve gürüldeyerek sesleniyor:
“Damla damla karışalım
Yağmur halimiz aksın yaşama
Öpelim şehri, bir değil binlerce defa…”
Ve bir anda şimşek olup çakıyorlar akşama!
Bulutlar
Yağmak istediler fark edilmek için
Ve derinlemesine karışmak için yaşama…
Şehrin gündüzünde koşuşturanları da
Gecenin serinliğinde öpüşenleri de
Yağmur olup ıslak ıslak kucaklamak istediler…
Bulutlar şehri yaşamak için, yaşamdan vazgeçtiler…
II-
Bulutlar
Yağmak istiyorlar fark edilmek için
Ve kimi zaman
Uğuldayarak yağıyorlar
Tutkulu aşkın sonunda
Hem kendini
Hem sevdiğini
Yağmalayıp yok edebileceğini
Göremeyen bir toy delikanlı misali…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder