Yaşam, ince bir çizgi
Bir yanda belirsizlik alevleri sıçrar ve yakar seni,
Diğer yanda coşturur soluğun mucizesi.
Sen ey dostum!
Sen düşünüp durdukça,
Ne var diye nehrin sağında ve solunda
Akar gider sular kendi duruluğunda…
25 Mayıs 2010
24 Mayıs 2010
Evrene Uyandım Bir Gün
Evrene uyandım bir gün!
Yıldızlardı
birbirlerini öper gibi dizilmiş
geniş bir ‘U’ işaretine doğru uzuyorlardı
karşılıklı iki takım yıldızı
ay gibi dönmüşler yüzlerini birbirine
aralarından huzurlu ve coşkun sevgi akıyordu
nehir misali...
Boğaz köprüsünü çizmişti kozmos
tam karşımda...
ve birden çoğaldılar
Sevgi ile kutsanan daha niceleri
Tac Mahal, Keops, Artemis, Babilin Asma Bahçeleriydi... salınan boşlukta...
tam karşısında yüreklerimizin
öpülüp yollanmış herbiri dünyaya...
Egoyu, kabalığı,
esareti, savaşı yaşatması için değil...
Bunları yenebilmesi için insanoğlunun
ve bulaştırması için içimize
farkındalığı,
özgürlüğü,
huzuru...
http://www.indigodergisi.com/cigdemtumkaya_16.htm
Yıldızlardı
birbirlerini öper gibi dizilmiş
geniş bir ‘U’ işaretine doğru uzuyorlardı
karşılıklı iki takım yıldızı
ay gibi dönmüşler yüzlerini birbirine
aralarından huzurlu ve coşkun sevgi akıyordu
nehir misali...
Boğaz köprüsünü çizmişti kozmos
tam karşımda...
ve birden çoğaldılar
Sevgi ile kutsanan daha niceleri
Tac Mahal, Keops, Artemis, Babilin Asma Bahçeleriydi... salınan boşlukta...
tam karşısında yüreklerimizin
öpülüp yollanmış herbiri dünyaya...
Egoyu, kabalığı,
esareti, savaşı yaşatması için değil...
Bunları yenebilmesi için insanoğlunun
ve bulaştırması için içimize
farkındalığı,
özgürlüğü,
huzuru...
http://www.indigodergisi.com/cigdemtumkaya_16.htm
14 Mayıs 2010
Huzurlu...
Huzuru derin soluğuyla enginlerine taşıyordu deniz, sonra veriyordu dalga dalga...
Vardı, yaşıyordu.
Her solukta bunu hissediyordu.
Her ne kadar yüzünü, gözünü dağıtan fırtınalı sorgulamaları yaşasa da yüzeylerde, gönlünün ta içinde her zaman sakindi. Denizin daimi konukları rengarenk ve çeşit çeşit balıklar, mercanlar birkaç yüz metre yukarıda neler olabileceğini asla düşünemeyecek kadar mutlak sükunete alışkındılar.
Ah deniz!
Sen de varsın, aynı benim gibi!
Belli ki sen de şaşkınsın bu varlılığa, aynı benim gibi!
Her yerde tam karşımıza çıkıveren, alayla sırıtan anlamsızlığı farkedince sen de kabarıp şaşkınlıkla köpürebiliyorsun, bulamayacağını bildiğin bir minik sığınak arayışıyla kaçışıyorsun sağa sola, aynı benim gibi!
Ve sen de ancak o zaman, gönlünün derinlerindeki mutlak huzuru farkettiğin zaman kendine gelebiliyorsun, verdiğin yumuşak soluğun hafif ısısı gökyüzünü aşıp kainata taşıyor, bir bir öpüyor yıldızları, aynı benim gibi!
Vardı, yaşıyordu.
Her solukta bunu hissediyordu.
Her ne kadar yüzünü, gözünü dağıtan fırtınalı sorgulamaları yaşasa da yüzeylerde, gönlünün ta içinde her zaman sakindi. Denizin daimi konukları rengarenk ve çeşit çeşit balıklar, mercanlar birkaç yüz metre yukarıda neler olabileceğini asla düşünemeyecek kadar mutlak sükunete alışkındılar.
Ah deniz!
Sen de varsın, aynı benim gibi!
Belli ki sen de şaşkınsın bu varlılığa, aynı benim gibi!
Her yerde tam karşımıza çıkıveren, alayla sırıtan anlamsızlığı farkedince sen de kabarıp şaşkınlıkla köpürebiliyorsun, bulamayacağını bildiğin bir minik sığınak arayışıyla kaçışıyorsun sağa sola, aynı benim gibi!
Ve sen de ancak o zaman, gönlünün derinlerindeki mutlak huzuru farkettiğin zaman kendine gelebiliyorsun, verdiğin yumuşak soluğun hafif ısısı gökyüzünü aşıp kainata taşıyor, bir bir öpüyor yıldızları, aynı benim gibi!
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
